17 Mayıs 2012 Perşembe

Ronnie O'Sullivan

Selam eşek sıpaları ..

Bir gram özlemediniz beni biliyorum ama yinede ensenizde nefesimin olması iyidir .. Size adamın hası olan Ronnie O'Sullivan ile geri dönüş yapıyım dedim ..

Ronnie O'Sullivan
Blogu boşladığım şu 2 ay süresinde hayatta bir değişiklik olmadı diyebilirim, ama bilardo seanslarımızı arttırdık baya. E insan televizyonda görünce de oynayası geliyo tabisi .. Başlarda 2 topu sokmak için yırtındığımızı hatırlıyorum da şu aşamada baya ilerlettik gibime geliyor.

Bunda etkilerden en büyüğü belki Ronnie abimiz..

Snooker denen zımbırtıyı Eurosport 2 olmasa belki hala bilemicektik , ama sağolsunlar snooker'ı ve Ronnie O'Sullivan gibi renkli bir abimizi bize sundular. Adam hakkında çok bişi yazmaya gerek yok , 4 kez dünya şampiyonu, 5 yıl boyunca 1 numarada kalmış, 11 kez 147 olan full puan çekmiş (rakip sandalyede adamı izliyor sadece) , bunun dışında da bu adam tüm oyuncular ve otoriteler tarafından snooker tarihinin en yetenekli ve başarılı oyuncusu olarak kabul görmüş benim sözüme gerek kalmamış artık ..

Ronnie O'Sullivan
En çok beni üzen şey bu adamın 147 yapmaları .. Düşünüyorum da bizi, benim karşımda mesela Muratcığım olsa ve full çekse ve ben koltuktan kalkmadan onu izlesem, " para vermem olum ben o zaman" diye carlamaya başladım yani ..

Ronnie renkli falan dedin nedir numarası diyecek olursanız rakip oynarken kendi hatasına sinirlenen bir Ronnie O'Sullivan fotoğrafı yanda bulunmakta.


28 Şubat 2012 Salı

Snooker'da bant kullanımı !!


 

Dün akşam izliyodum uykulu uykulu, bir anda bu pozisyonu görünce uykum açıldı.
Bu sayı olmassa maçı Wilkins kazanacak ancak bu sayı sayesinde Tirapongpalboon hem frame'i kazanıyo hemde maça tutunuyor. Maçın sonunda ise bu atış Tirapongpalboon'u kurtaramıyor ve maçı 5-3 kaybediyor.
Şimdiye kadar gördüğüm en olağanüstü sayılardan biri bu, ama tamamen şans eseri olduğunu kendisi de kabul ediyor .. Hatta sayı sonrası Robert Wilkins'ten özür diliyor Tirapongpalboon. 

26 Şubat 2012 Pazar

Tore Andre Flo

İlk olarak 90'ların sonu ve 2000'lerin başında tanıdığımız Flo, Chelsea ile yaptığı süksenin ardından kariyerine bir çok farklı klüpte devam etti. Bir yandan uzun boyuyla hava toplarındaki hakimiyeti, diğer yandan mücadeleci ve iyi bir top tekniğine sahip olması dolayısıyla Premier Lig ve daha sonrasında İskoçya liginde kendini kanıtlamış bir futbolcuydu. Benim aklımda ise ilk olarak Galatasaray'ın Ali Sami Yen'de Chelsea'ye 5-0 kaybettiği maçta 2 gol birden atması olmuştur. Bir çok futbol sever olarak "Super Sub" yani ülkemizdeki versiyonuyla "Nöbetçi Golcü" olarak adlandırılan Flo, kariyerinin ilerleyen kısımlarında liderlik rolünü üstlenmiş ve oynadığı takımlarda çok iç açıcı istatistiklere imza atamamış olsa da gençler için iyi bir örnek ve motivasyon kaynağı olmuştur.

Kaptan Dennis Wise (solda), Gianfranco Zola  (ortada), Tore Andre Flo ( sağda)

Kariyerine başladığı Sogndal takımında halen futbol hayatını sürdüren Flo, 2009 yılında Milton Keynes Dons formasıyla 13 maçta hiç gol atamamış ve futbol hayatını sonlandırmıştı. Ancak 2 yıl sonra tekrar başladığı yer olan Sogndal takımında futbola geri dönen oyuncu bir çok kritik maçta sonradan oyuna girerek rakip fileleri havalandırmış ve aslında aşk gibi futbolunda yaşı olmadığını gösterdi. Hatta dünyada bana göre gelmiş geçmiş en iyi " Nöbetçi golcü olan Ole Gunnar Solskjaer 'in çalıştırdığı ve Şampiyon yaptığı Molde takımına 2 gol birden atarak tüm futbol severlere göz kırpmıştır. Şu sıralar kariyerine devam ettiği Sogndal klübünde Norveç futbolunun bir diğer önemli ismi Eirik Bakke ile birlikte, yeğenleri olan Ulrik Flo ve Per Egil Flo ile birlikte ter dökmektedir.

6 Şubat 2012 Pazartesi

Konser Rio ve Buenos Aires'te izlenir

"Hayırlı" Akşamlar efendim ..

AC/DC
Şu soğuk ve karlı kış günlerinde insan hep yaz aylarını özlüyor. Yaz diyince de deniz, kum, güneş ve uzun günler dışında benim aklıma ilk gelen şey konserler festivaller.

Geçen yıl bu konuda oldukça doyurucu geçmişti malumunuz. Ama şöyle bir gerçek var ki  bende hep söylerim, şu alemde Brezilya ve Arjantin seyircisi benim için bir farklıdır diye. Oraya konser vermeye giden gruplar nerdeyse 2. planda kalıyo seyirci arkasında. İnanılmaz kalabalıklar, tüm setliste ve şarkılara hakim insanlar, kendilerini tamamıyle konsere adapte ediyorlar açıkçası.



Iron Maiden
İlk olarak çoğumuzun bilebileceği, duyduğu hatta Tv'de belgeselleri bile yayınlanan Iron Maiden'ın Rio konseri. 2001 yılında gerçekleşen konser tam anlamıyla curcuna içinde geçiyo. Bruce Dickinson'ın şarkıları söylemesine bile gerek kalmayan bir gece görüntüsünde. Bir de bunun üstüne " Scream for me Brazil" naraları eşliğinde insanların bu efsaneyi izliyor olması konseri tadından yenmez hale getiriyordu. Tabisi bunun üstüne Iron Maiden bir çok kez daha Rio kentini kendinden mahrum bırakmadı ve her fırsatta onlara kendilerini dinleme imkanı sundu.



Rod Stewart konseri öncesi
Aslında ilk olarak Iron Maiden dedik ama ilk olan o değil bu klasmanda. Rod Stewart 1994 yılında, yılın son günü 31 Aralık gecesi yılbaşı kutlaması için yine Rio kentinde bir konser veriyor. Yılbaşına 3.5 milyon insanla beraber Rod Stewart konseri ile  Copacabana Sahili'nde girenler sadece böyle bir geceyi, yeni yılı değil aynı zamanda dünyanın şu zamana kadar olan gelmiş geçmiş en kalabalık konser organizasyonunun bir parçası oluyor.


Dave Mustaine pozunu verirken
Bir de konser görüntülerinden benim içimin kıpır kıpır olduğu bir konser var ki o da 2005 yılında Arjantin'in Buenos Aires kentinde gerçekleşen Megadeth konseri. Bu konserin en özel kısımlarından biri olan Symphony Of Destruction eşliğinde hep birlikte hareket eden, beraber şarkıyı söyleyen insan topluluğu o gece orada eğlencenin doruklarda olduğunu gösteriyordu.



Bir konser daha var canlarım, o daha geçtiğimiz yıllarda gerçekleşen AC/DC konseri. 2009 yılında Buenos Aires'te River Plate klübünün El Monumental stadında gerçekleşen konserde bu yaşlı (!) adamlar seyirciyle birlikte gençleşiyorlar adeta. Seyirci T.N.T, Thunderstruck, Black in Black ve Highway to Hell gibi klasiklerde sahnedeymişcesine müthiş bir performans sergiliyorlar. AC/DC'nin sahne performansının müthiş olduğunu hepimiz biliriz ama tabiki buna her seyircinin de karşılık vermesi olanaksız.

AC/DC

Daha Guns 'n Roses 'dan tut Metallica'sına kadar bir sürü örnek var bu güzide halkların konser tutkusuna tercüman olacak aslında. Ama anladığım kadarıyla bu gruplar  her Latin Amerika konserini boşuna DVD'ye dönüştürmüyo. Adamlar da biliyor ki orada gerçekleşecek konser coşkulu olacak, seyirci konserin hakkını fazlasıyla verecek. Böyle gelmiş böyle gider umarım bu durum, ama insan içinden de geçirmiyo bizde acaba böyle müthiş seyirciler görebilecekmiyiz bir gün diye. Şahsen bir zamandan sonra böyle grupları izleyebileceğimizden bile şüpheliyim bu gidişle gençler. Tamam son yıllarda konser sayısı ve kalitesinde müthiş bir artış var ama organizatörlerimiz çok yeteneksiz bu da bir gerçek.

Seyircileri de içine alan 3-5 görüntü izlemek isterseniz tıklayınız ;

Iron Maiden - Ghost of Navigator ( Rio)
AC/DC - T.N.T - Buenos Aires (El Monumental)
Iron Maiden - Fear of the Dark (Buenos Aires) Flight 666 Turnesi
Megadeth - Symphony of Destruction (Buenos Aires)
AC/DC - Thunderstruck (Buenos Aires - El Monumental)  

20 Ocak 2012 Cuma

Bir zamanlar Ankaragücü


Roger Lemerre ve Ümit Özat 

Geremi - Jerome Rothen - Sapara

Darius Vassell
Daha bu isimlere, Sestak, Vittek, Güven Varol, Aydın Toscalı, Michal Zewlakow ve Turgut Doğan Şahin gibi isimler de eklenebilir.

" Bu sezon düştükleri durum bu fotoğraflarda saklı olabilir mi acaba ? "

17 Ocak 2012 Salı

Lucas Rodrigues Moura da Silva

Neymar ve Lucas
Brezilya futbolunun son yıllarda sunduğu en büyük yıldızlar NeymarGanso ve ya Casemiro olarak gözükse de, aslında daha gelen bir çok isim var. Ben bu isimler arasından bir tanesini diğerlerinden farklı görüyorum açıkçası. Olağanüstü denebilecek yeteneklere sahip olan oyuncu Sao Paulo'nun 19 yaşındaki yıldızı "Lucas" .

Daha küçük yaşlardayken "Marcelinho" takma ismini kullanan genç oyuncu daha sonra Lucas olarak anılmaya başlandı. Sao Paulo dışında Brezilya genç milli takımında da forma giyen oyuncu kısa süredir vitrinde olmasına rağmen, Liverpool, Chelsea, Real Madrid, Milan, Inter, Manchester United gibi takımların takibinde. Hatta bazılarından resmi tekliflerin yapıldığı ancak Sao Paulo tarafından reddedildiği yabancı basında yer almakta.

Bu yaz çok yüksek bir miktar karşılığından büyük avrupa klüplerine transfer olmasını beklediğim oyuncu için önemli olan doğru lig ve doğru takımı seçmek olacak. Daha önce Neymar ve Ganso için yapılan " Avrupa'ya gitmeli" yorumlarına rağmen bu iki isim hale hazırda Santos formasını terletmeye devam etmekte. Bunun dışında ise Shaktar Donetsk , Dinamo Kiev gibi takımlar ise Brezilya'dan genç oyuncuları daha isimleri duyulmadan çok daha ufak paralara satın almakta ve aslında geleceğini yaratmakta.

Lucas için hazırlanmış olan Videolar'dan bir tanesi burada bulunmakta.

Malesef bizim ülkemizde adı sanı duyulmamış olan, varlığından ancak astronomik bir fiyata transfer olduktan sonra haberimiz olacak olan Lucas içinse erkenden ucuza alma dönemleri çoktan geçmiş gibi gözükmekte. 

9 Ocak 2012 Pazartesi

Hastalık ; Chris Andersen - Djibril Cissé

















NBA'de oynayan Kuş Adam lakaplı Chris Andersen ve Lazio'nun sorunlu ismi Djibril Cisse dövme konusunda işi biraz abartmış gibi gözüküyorlar.